Herhangi bir kredi kuruluşundan kredi kullandığımızda, düzenli olarak her ay geri ödemeler yaparız. ödemenin içinde ana para ve faiz yer alır. Faizin en önemli kısmını, paranın maliyeti oluşturur. Örneğin mevduat faizinin aylık oranı %1 ise, vadeli mevduatın kaynağını oluşturduğu bir kredide, paranın aylık maliyeti kabaca %1 ve üzerine gelecek idari giderlerdir. Kullandırılacak kredi bu oranın altında olursa kredi kuruluşu doğrudan zarar eder. Bu maliyetin üzerine de risk primi gelir; risk primi ise kredinin geri dönmeme olasılığını dikkate alarak ulaşılan bir değerdir. Bunun için de bir ekleme yapılır. Son olarak banka karı da eklendikten sonra nihai net faiz oranına ulaşılmış olur.
Risk primini oluşturan risklerden bir tanesi de kredi kullanan kişinin hayatını kaybetmesidir. Bu noktada hayat sigortası olan bir kişinin risk priminden indirim yapılır; daha düşük risk primi uygulanır. Dolayısıyla her ay ödenen faiz tutarı hayat sigortası olan kişide daha düşüktür.
Diğer bir deyişle, kredi kullanırken hayat sigortası alınmadığında kişinin vefat riski yine dikkate alınmakta ve bunun karşılığında belli bir tutar kredi kuruluşuna ödenerek dahili bir fon oluşturulmaktadır. Ancak, kredi kullanan vefat ettiğinde geri ödenmeyen kredi tutarı takibe girmekte; kimi zaman kredi ile alınmış olan şey elden çıkıp gitmektedir. Hayat sigortası alınan kredilerde ise, bir taraftan bankaya daha düşük ödeme yapılmakta; diğer taraftan bir vefat durumunda, kredinin ödenmemiş kısmı sigortacı tarafından ödenerek borç kapatılmaktadır.
Bu bir lütuf değil, sigorta sözleşmesinden kaynaklı sigortalının hakkı; sigortacının ise yükümlülüğüdür.