Beral Fişekçi

İnsan, ancak, kendi düşünce, duygu ve bedenini fark etmeyi başardığı zaman iş ve özel hayatında çok daha verimli ve bilinçli bir performans sergiler. İnsanın kendini fark etmesini zorlaştıran; saklama, suçluluk, inkâr, yargılama ve benzeri mekanizmaları öğrenmiş zihin kalıplarıdır. Bu kalıplara ihtiyacı olan ve bir yandan onları kullanarak kendiliğini ortaya koyan insanın, kendini zihinsel duvardan ibaret zannetmeye başlaması bir yandan da kendi özüne yabancılaşmasını doğurur. Zihinsel kalıplar anne, baba, atalar ve çevre etkileriyle oluşmuş, yaşam içinde çeşitli oranlarda derinleşmiş ve kişinin kendisiyle ilgili esas özelliklerini örtecek kadar kalınlaşmış duvarlar olabilir. Farkındalık, kişinin gelişimini ve değişimini engelleyen bu zihinsel duvarını açığa çıkaran, kişinin bilinçlenmesini sağlayan, hayat içindeki tüm oluşumları görmeyi, idrak etmeyi, farklı bakış açılarıyla anlamayı sağlayan büyük bir adımdır. Yaşanan her anın bir sonuç olduğu gerçeğiyle sonucu yaratan sebepleri görmeyi sağlayan ve yaşadığımız hayatta herkesin ve her şeyin enerji olduğu bilgisinin yaşamımıza nasıl yansıdığını, nasıl bir işleyişle deneyime dönüştüğünü kavrama becerisini yapılandıran bir güçtür. Bu programın amacı; Katılımcıların kendi yaşamlarını sorgulamalarını sağlamak, kendilerini fark etmelerini sağlamak için konu hakkında bilgi vermek ve bazı uygulamalarla pratiğe dönüşmesini sağlamaktır.

İnsan, yaşamın her alanında hem varoluşundan gelen hem de sonradan oluşmuş özellikleriyle yaşadığı her anda mutlu ve iyi hissetmek ister. Şu anki içinde bulunduğu şartları doğru yönetebilmek ve hedeflediği yaşam stratejisine ulaşmak ve başarı duygusuyla beslenmek ister. Yaşamda ilerlemek bu gelişim esasına dayanır. Ancak zihinsel dünyamızda bazen bizim kontrolümüzde bazen de kontrolümüz dışında gelişen iç ve dış etkiler temel negatif düşünce ve duygularımızı doğurur. Düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız da bir bütün olarak çalıştığından hepsi birbirini etkiler, tetikler. Korku, suçluluk, öfke, kaygı gibi en temel duygular bizi engelleyen duyguların en başlıcalarıdır ve bu duygularla yaşamak, özel ve iş hayatının sorunsalıdır. Bu duygular, “zaten ben hep şansızım”, “kesin bu toplantı kötü geçecek”, “değerimi bilen yok”, “sevilmiyorum ki” gibi genelleme, abartı, kişiselleştirme içeren cümleler kurmamıza sebep olacaktır ki yaşayacağımız tüm deneyimler bu düşünce ve duygularımızla paralel gelişir. Negatif düşüncele kalıplarıyla pozitif, yapıcı, verimli ve başarılı sonuçlar elde etmemiz neredeyse olanaksızlaşır. Olayların değişimi düşüncelerin ve duyguların doğru yönetilmesinden ve zamanla değişiminden geçer. bu eğitimin amacı; Katılımcıların kendi düşüncelerini ve bu düşüncelerden doğan temel negatif duygularını sorgulamalarını sağlamak, kendilerini fark etmelerini sağlamak için konu hakkında bilgi vermek ve bazı uygulamalarla pratiğe dönüşmesini sağlamaktır.